26 Kasım 2013 Salı

     Hayatımın son 1 yılına bakıyorum da hiçbir şey değişmemiş.İstediğim şeylerin bir kısmını gerçekleştirsem de en önemli ve en çok istediklerim yok ortalarda.Mesela; ''ŞANS'' bana hayatımın en uzak kelimesi.Olmuyor ki yüzdüğüm,kuyruğuna geldiğim şeyler.Kayıp gidiveriyor ya tam umutlandığım anda.Ama biliyorum en suçlu benim.Erteleme huyumdan tutun da,birine güvenip bel bağlama konusunda son derece istikrarlıyım.Korkuyor muyum?Ya beceremezsem ya olmazsa...Böyle diye diye kendimi yiyip bitiriyorum.Üzülyorum sonra,kızıyorum kendime de başkalarına da.Kızmanın hiçbir şeye iyi gelmeyceğini bildiğim halde.Kafamda abuk sabuk şeyler dolanıyor.Sonra mesela bir şey yapasım gelmiyor.Bazen insanlarla en az seviyede konuşuyorum.Sabahtan akşama kadar oturup anime izliyorum.Çok yemek yediğim ve pişman olduğum günler oluyor.İnternetten 'depresyonda mıyım' testleri çözüyorum ve 'Hayır Değilsin' sonucundan mutlu olmayı biliyorum yine de.Aslında karamsarlıktan ve hiçbir şeyden mutlu olamanyanlardan son derece nefret eden bir insanım.Şuan kendimden de nefret ediyorum.Üstüne üstüne gidiyorum kendimin de saçma salak düşüncelerimin de.Her zaman sorunlarımı,duygusallığımı bir kenara bırakarak mantığımla çözmeye çalıştım.Biliyorum bu durum geçici.Biraz daha zamanı olabilir her şeyin.Beklemedeyim şimdilik.Nadasa bıraktım zamanı.Gelecek tüm verimliliğiyle gelsin bana.Artık bu araftan kurtulayım ki o zaman benden mutlusu ve iyisi olmayacak bundan eminim.

20 Aralık 2012 Perşembe

MUTLULUKLAR LAR LAR...:)
-Kar şimdi lapa lapa yağıyor ya millet gene coştu.Hiç ara vermeden kar fotoğrafları paylaşıyorlar.Tamam ben de bayılırım kara ama onun yerine soğuk kış günlerinde daha iyi gidecek bir şey paylaşacağım:''ÇİN ÇAYI''.Abimin Çinli müşterisi taa oralardan almış getirmiş.Valla biz ailecek bayıldık,severek içiyoruz.Size de alın derim elinize bir kitap,oturun pencerenin kenarına,çin çayı eşliğinde kitabınızı okuyun:)

-Hazal az önce hemen fizyi aç dedi.Hemen açtım baktım ve çok gitmek isteyipte gidemediğimiz Bülent Ortaçgil ve Kadın Sesi Değmiş Şarkılar konserini canlı veriyor.Ve Hazalcığımla mest olarak dinliyoruz an itibariyle.Ayrı ayrı çok sevdiğim bu muhteşem 4 sesi beraber dinlemek ayrı bir zevk benim için.Gecemi güzelleştirdi be resmen:)
-He bir de bu aralar verdiğim 3 kilonun mutluluğunu yaşamakla meşgulüm.Geçen haftalarda almış başımı gitmiştim.Yemek görünce saldırırcasına yiyordum Ve artık saçmalamamam gerektiğini anlayıp kendimi dizginledim ve sonuç gayet beni tatmin etti.Rahatladım,hafifledim,kendimi iyi hissettim en önemlisi mutlu oldum ben :)

-Gezince de mutlu oldum ben.Geçen haftasonu İstanbula abimin yanına zıpladım.Sonra ordan beraber Edirne'ye zıpladık sevdiceğinin yanına.Selimiye ve Eski Cami,Karaağaç,Lozan Anıtı,Tabyalar'ı gezdik,ciğer yedik,kedi sevdik,çok tatlı insanlarla tanıştık,güldük.İstanbula döner dönmez Dünya Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonasına gittik.Canlı kanlı izledik bütün sporcuları.Kısa kulvar olduğundan çok çekişmeli mücadeleler değildi hatta sıkıcı bile denilebilirdi ama genel itibariyle izlenilebilir düzeydeydi.En azından ben kendimi şanslı sayıyorum kimbilir ne zaman yapılır böyle bir organizasyon:)

27 Kasım 2012 Salı

BİR ÇIRPIDA


-Açıkça itiraf etmek gerekirse buraları unutmuştum.Tam tamına 1 yıldır öylesine bile girmedim.Girmek istemedim.Ama bu gece elim gidiverdi birden.Nasıl olsa kimse okumuyor,okusalar bile bir elin 3 parmağını geçmezler ki..

-Bakıyorum da şu koskocaman 365 güne -böyle gün olarak yazınca daha çokmuş gibi algılıyorum- kendimce çok şey sığdırmaya çalıştım.Çalıştıklarımın yanında spontene,doğaçlama gelişen milyon tane olay oldu.Genel olarak güzeldi,mutluydum diyeilirim...

-4 senelik üniversite hayatımı noktaladım.Evimi üzülerek boşalttım,arkadaşlarımdan ağlayarak ayrıldım.Bir daha hayatımın hiçbir döneminde bu kadar rahat olmayacağımı bile bile Bursa'ya ailemin yanına döndüm.Mezuniyet törenimde kepimi atarak bir dönemi daha böylelikle kapatmış oldum.Ama bir yanım hala yüksek lisans,master yapma derdinde.En kısa zaman da gerçekleşir diye umuyorum.Şimdi nitelikli işsiz olarak çeşitli mecralarda boy gösteriyorum.

-Bu arada çok ama çok gezdim.Sınırları aştım,güneylere indim yetmedi kıta değiştirdim.Birden kendimi Morocco'da buldum.Koca çanta sırtımda gezdim durdum.Abim,sevgilisi ve ben 5 şehir gezdik,bütün sokaklarını arşınladık,İspanyollara benzetildik,sürekli yedik içtik,turist kafilesiyle çöle indik,gece kuma yatıp yıldızları seyrettik,trende uyuduk,Marrakesh'te kına yaktırdık.Hayatımdaki en güzel en eğlenceli tatildi.En yakın zamanda tekrar denizaşırı yerlere gitmek ümidiyle:)

-Ne zaman ki Tegv'e üye oldum,toplantılarına katılıp etkinlik gönüllüsü oldum,çocuklara İngilizce öğretmeye başladım o zaman kendimi işe yarar bir insan olarak hissetmeye başladım.O çocuklar ki hayatıma renk kattılar,neşe kattılar.O kadar değerli ve özeller ki hepsine sıkı sıkı sarılasım geliyor.Sarılıyorum da.Onlarla boyama yapıyorum.Şarkı söylüyorum,Oyun oynuyorum.Kendilerine güvenmelerini,söylediklerinin arkasında durmayı,özür dilemeyi,teşekkür etmeyi,paylaşmayı,gülmeyi öğretmeye çalışıyorum.Öğretmeye çalıştığım kadar onlardan da öğreniyorum.Olumlu etkileşim halindeyiz.Bundan sonra da yetişebilidiğim sürece Tegv'de olamaya devam edeceğim.

-Bu aralar İngilizcemi geliştirmekle meşgulum.3 aydır azımsanmayacak şekilde kendimi geliştirdiğimi düşünüyorum.He çok mu iyiyim kesinlikle değilim ama kendimi kurtaracak,ifade edecek kadar bir şeyler söyleyebiliyorum.Metroda,evde yatmadan önce,yolda yürürken fırsat bulduğum her vakit aklımdan ingilizce kelimeler,cümleler geçirmeye çalışıyorum.Mart ayında Amerika'ya gitme durumum var ki gidersem benim için her şey süper olacak hayatımın en önemli dönüm noktalarından biri olacak.Bir şey çıkacak diye öpüm kopuyor.Ne olur gideyim lann ne olur.

-Onun haricinde yeni yerler,yeni tatlar,yeni müzikler,filmler ve diziler keşfetmekle meşgulum.Kendimce plan yapmaya çalışıyorum.Yeni şeylere başlamak istiyorum.Kafamda oluşturuyorum hayata geçirmeye erteliyorsam kesinlikle mutsuz oluyorum.İnsanları anlamaya çabalıyorum.Doğal,birbirine karışmayan,özgürlük esas olan,gülenebilen,üzerinde oyunlar kurulmayan ilişkiler istiyorum.Kimse kimseyi bunaltmasın istiyorum.Birgün  arka arkaya 3 film izleyip sonra koşa koşa ordan çıkıp başka yere gidip deli gibi dans etmek istiyorum sonra elime çay alıp dostlarla uzun uzun sohbet etmek istiyorum...Çok mu şey istiyorum?

25 Haziran 2011 Cumartesi

İstikrarı Olmayan Blog

  O benimdir o benimdir ancak.Yok yazamıyorum.Kafamdan ilginç,enteresan konular geçiyor yaz la valla bak ne de güzel olur diyorum.Ama yapamıyorum.Erteleme sorunsalım da var benim.Yok yarın yazarım yok ondan sonraki gün yazarım diyorum ve dediklerim hep lafta hep lafta.Mesela twitterıma sürekli yazıyorum.Çünkü fazla sorumluluğu yok anlatacağın şeylere karakter sınırlaması varya heh rahatlıyorum bu durumda.Ama burda olamıyor bir türlü.Karar verdim kısa kısa, öz öz yazacağım belki fotoğraf falan paylaşırım o anki ruh halime göre.
   COMİNG SOON...

2 Kasım 2010 Salı

Vize Öncesi Genel Değerlendirme;

   Vizelerin başlamasına saatler kaldı sayın okurlar ama ben de ne istek var ne de çalışma azmi.Hiç moda girmiş durumda değilim.Oysaki,özellikle de bu dönem dersler gayet baba yani.Hafife almamak gerek ama;ben de ciddiye alacak heves yok.Artık sıçtın mavisiyle haşır neşir olup,ders çalışmamak için saçma salak çarelere başvururum.Mesela;birden evi viledayla silmek gerekebilir ya da lavaboyu,küveti ovmak gerekebilir.Sonracığıma tırnaklara,saçlara ,ellere bakım yapılır.Tekrar tekrar bilgisayardaki fotoğraflara bakılır...Bu böyle uzar gider.Saate baktığında yumurta kapıya çoktan dayanmış.Yavaş yavaş çanlar kimin için çalıyor moduna girmeye başlamışsındır.Artık gerisi Allah'a kalmış deyip bir iki tekrar yapıp yatarsın.Ama işte bazen  böyle yapıpta sınavında iyi geçerse ohhh değmesin kimse keyfime.Bakalım artık yapacağız bir şeyler olmadı finallere erteleriz umutlarımızı.
   Kütahya'dan da sıkıldım.Bir an önce gidesim var Bursa'ya.Artık üstüme üstüme gelmeye başladı.Havası zaten kötü azot fabrikası yüzünden ama;manevi olarakta beni boğuyor.Nefes alasım gelmiyor anacım.Okulun bitmesini bekliyorum hayatımı şekillendirmek için.Nedense burda kursa bile gitmek içimden gelmiyor.Tamam bölümümden,arkadaşlarımdan,ortamımdan çok memnunum ama bir şekilde hayatımı normal seyrinde geçirmeme fırsat vermiyor ya da ben verdirmiyorum.Böyle garip bir şey işte.Artık okul bitince yapmak istediğim şeyleri gerçekleştirmek için çaba sarf edeceğim.Bunlardan en önemliside ''dil öğrenmek''.Kafama koydum ailemde desteklerse yurtdışına çıkıp en azından belli bir süre kalıp dilimi geliştireceğim.Bu ingilizce olur ya da italyanca olur tam olarak bilemiyorum ama çok istiyorum.Tabi hayat nereye sürükler bilemem ama en azından istemem yeterli şimdilik...
  Sıkıldım diyorum ya; Bursa'ya gidince kızlarada söyledim bir şeyler yapalım özleştik hem dedim.Onlarda tamam sen gel bekliyoruz, dediler.Bayram tatilide 9 gün bir şeye benzeyecek en azından.Abimde gelecek İstanbul'dan.Ona da  bayramın son iki günü biyerlere gidelim, dedim.Güzel fikir neden olmasın dedi.Bakalım araştıracağız olmadı gidip bir şehri dolaşıp döneriz.Tatilim güzel geçecek gibi.Tabi tatilimin güzel geçmesinin ilk şartı vizelerimin güzel geçmesi nokta...

14 Ekim 2010 Perşembe

Kütahya'dan Bildiriyorum;

    Şuan saate bakıyorum 05.03.Dışarda yağmur hüngür hüngür yağmakta.Aldım elime laptopumu fark ettim ki bu kadar sorumsuzluk olmaz.İyki blog açtık arada yazarız diye ama bu kadar ara fazla geldi.Hazal'ın da yaz artık serzenişiyle bir şeyler yazayım dedim.
  Şuan Kütahya'dan bildiriyorum efendim.Evime de yerleştim.Gerçi bayağ sorun yaşadık evcek.Bu ev sahipleri nasıl bir popülasyondur arkadaş insanın sabrını sınamakta üstlerine yok.Evde biz oturmuyoduk bir ara hamam böceklerine misafirliğe geliyorduk resmen.Oysaki ne de güzel yerleştirmiştik mutfağımızı,özenmiştikte ama onlar bizimle alay edercesine,bize ordan sinsice gülercesine pat diye ortaya çıktılar.İki kuruş mutluluğumuzu mahvettiler.Sonra o ev sahibiyle bir sürü kavga,her yere bolca ilaç,dolapları söküp çamaşır sularıyla silip tekrar yerine takma gibi işlemlerden sonra huzurumuza kavuşabildik.Şimdi her şey yolunda görünüyor.Evimiz merkezde olması sebebiyle de bolca arkadaş gelmekte.Bunlar birbirinden alakasız tipler olmasına karşın tek ortak paydada birleşebiliyorlar nedense.Ortak paydada karışık çerez :) Her gelen getirmek zorunda mı yahu.Evde yığın oluşmuş durumda.Artık bir şekilde onları bitireceğiz.Bir yandan da dersler ışık hızıyla ilerlemekte.Hocalar da ayrı bir tantana zaten.Bende gereken önemi verdiğimi düşünüyorum ya hayırlsıı bakalım.Hem bu sene farklı şeylerede yönelmeliyim diye düşünüyorum.Bakalım kafamda birkaç plan var.En azından gezelim görelim yapayım,kitap okumaktan gözlerim ağırsın,bolca film izleyeyim,insanlarla toplanıp beyin fırtınası yapayım istiyorum.Yoksa Kütahta gibi küçücük ve içine kapanık bir şehirde başka aktiviteler yapmak neredeyse imkansız.Herkes bir şekilde kendini eğlemek zorunda ben de öyle yapmaya çalışıyorum.Daha iki sene buralardayım.Hayat ne tarafa sürer bilmem bu gönlü ama iki seneden fazla buralarda süründürmesin beni:)Ha bu arada aklmada gelmişken yüksek lisans olayına bayağ şartladım ya da yurtdışına.İkisinden birisini kesinlikle kafama koydum.Tabiki ikiside olursa şamda kayısı.Asla hayır demem balıklama atlarım.Şu okul bitsin de ona göre şekillenir her şey diye düşünüyorum.Zaten evliliktir,çocuktur,mutlu sıcak yuvadır...Bunlar hala bana masal gibi geldiğinden o kısımla hiç ilgilenmiyorum bile.Zaten çok saçma nasıl olsa zamanı gelince hepimiz evetttt deyip imzayı basacağız.İşte şimdilik kafamda olaylar böyle şekilleniyor yarın nasıl olur bilmem.Rotamın şuanlık kısmı Bursa'dan Kütahya'ya çevrilmiş durumda.2 sene sonra nereye çevrilir bilinmez.Belki İtalya belki İngiltere.Hiç belli olmaz belki de Hindistan'a.Ne de güzel olur aslında.Ay çok mu şey istiyorum ne.Kütahya'dan bildireceklerim bu kadar sevgili blog okurları bir sonraki yazımda buluşuncaya dek sağlıkla ve esenlikle kalın...

16 Eylül 2010 Perşembe

   -İlk önce şunları bir yazayım ben en iyisi:Yaz bitti,okul açılmak üzere,gitmek istemiyorum,burda kalsam,herkes burda,herkesi çok özleyeceğim....
   -Kısa bir serzenişte bulunduktan sonra;şu açılacak güzide okuluma iki çift lafım var:Saçma salak bir otomasyon sistemi yüzünden beni internet kafede süründürdüğün için minnettarım.Eğer beceremeyeceksen gayet güzel işleyen eski sistemi bozmayacaktın.Biz gayet mutluyduk.Her neyse evdeki bilgisayarım sistemi açmadığı için,sabahın köründe internet kafeye gittim.Ama sisteme girmek ne mümkün.Hata üstüne hata veriyor.Bütün öğrenciler isyanda tabiki.Millet canlı telefon bağlantısına geçip birbirinden yardım istiyor ama kimsenin bir şey yaptığı da yok.Ben gene kötünün iyisi olarak ve kendimi şanslı görerek 2,5 saatte kaydımı yaptım.Ama o dersler ve hocalar karambole seçildi.Sonra baktım da hiçte fena değilmiş dersler kendimi de kutlamayı unutmadım tabi.
  -Sonra internet kafeden kendimi atıp koştur koştur Hazal ve İpek'in yanına.Onlarla da ne zamandır görüşemedik yaa ne kadar çok konu birikmiş.Hemen buluşup bir numerolu felsefemiz olan ''yaşasın yemek yemek''i gerçekleştirmek için harekete geçtik.Bir güzel yemekleri mideye indirdikten sonra sevgili kuzenim Burak'la buluştuk.Gerçi fazla bizle oturamadı beyefendi yapılacak işleri varmış.Ben kendimi bildim bileli hep öyle yapar zaten.Neyse; biz de kalkıp ver elini tatlıcıya diyerek pasta yemeye gittik.Yolda ne kadar alakasız ve hiç görmeyi ummadığımız adam varsa hepsini gördük.Sonra pastamızı bir güzel yiyip,sarılıp kucaklaşıp ayrıldık en yakın zamanda görüşmek için...
  -Ben ordan kuzenimin kınasına uçtum.Nedense çok seviyorum kınaları ben.Bide yakının olunca tadından yenmiyo.Gerçi çok yorgundum.İki el şaklatıp,iki ortada dönüp,iki sağa iki sola gittikten sonra köşeye yığıldım.Zaten evdeydi ve herkes tanıdık olduğundan sorun olmadı.Ama;şunun farkına vardım ki biz kızlar hakkatten de çok oynağız abicim.Hele de son günlerin en hit kına şarkısı olan ringa ringa ringa....ringa ring olunca kızları tutmak imkansız.O kadar oyna oyna sonra gel kına yakma anına.İşte benim en dayanamadığım ve en içlendiğim an o an.Özellikle yakınlarım kınasında gözlerim dolu dolu.Hele ''yüksek yüksek tepelere'' başladığında direk kafamı gelinin annesine çeviriyorum ve doğal gözleme başlıyorum.Nasıl olsa gelin hem ağlayıp hem gidecek.Ama anne farklı işte.Kimbilir nasıl bir ruh halinde.İşte ben de bunları düşünür düşünür ağlarım.Sonra oynak müzikler başlayınca ortada dönmeye devam ederim.Nasıl bir ruh haline sahipsem artık:)O yüzden kınalar güzeldir,kınalar candır....
  -Aaaaa bu arada farkına vardım ki ben elime kına yakmamışım ne güzelde dururdu şimdi avucumun içinde:(